Ilginc, degil mi?
Huzurlarinizda Yunus Tasliel, macerali bir Kanada'ya gelis hikayesi ile daha karsinizda! Ama oraya gelmeden biraz background bilgisi verelim (Kanada'ya donmeden once Kanada'dan ayrilmis olmam gerekiyor, degil mi? )
Efendim ben gectigimiz hafta sonu bir cilginlik yaptim. AIESEC Kanada Genel Merkezi'nin benim ucak biletimi karsilamak uzere bana verdigi bursu, Adana'da ablamin nisanina katilmak icin kullanma karari aldim. Ayri bir macerali surecten sonra (bu kismi aileme sorabilirsiniz, onlar da online olarak surekli benimle beraber idiler. E 2 gun icinde ucuz Kanada-Turkiye gidis gelis bileti bulmak/almak kolay degil :) ) Eylul ayinin son Pazar sabahi erkenden biletlerimi alabildim, 30 Eylul Sali aksami ise coktan yoldaydim bile. Turkiye'de harika bir 3 gece - 4 gunden ve aileyle gecirilen sahane eglenceli ve bir o kadar da duygusal (insanin ablasinin istenmesine gelinmesi, hemen ardindan soz kesilmesi ve ertesi gun nisan yapilmasi fazlasiyla siradisi bir durum benim icin -anlatilmaz yasanir tadinda diyorum, baska bir sey diyemiyorum) zamanlardan sonra, yeniden dustum yollara. Bu gonderi de yol hikayemi anlatacak kisaca.
(Bu noktada bu gezi sirasinda ailemin bir cok uyesinin benim tahmin ettigimden daha siki bir "Bir'e Sifir'a Burundum, Yunus Oldum Gorundum" takipcisi oldugunu ogrenmemin de bu yaziyi su an yaziyor olmamda etkisi oldugunu belirtmeliyim. Annem sevdigim bir yemek yaptigi zaman bana "Sevdin mi oglum? Sen ye ben hep yaparim!" derdi. Bende de ayni duygu olustu simdi: "Begendiniz mi yazilari? Siz okuyun ben hep yazarim!" :) )
Efendim 5 Ekim Pazar sabahin korunde babam ve sevgili MK beni arabayla Adana havaalanina biraktilar. Dogal olarak duygusal gecen bir ayrilik sahnesinden sonra bekleme salonuna gectim. Ucak Istanbul'a zamaninda vardi, bu da Ataturk Havaalani'na geldigimde bir sonraki ucagima daha 4 saat kadar zaman olmasi anlamina geliyordu. Onceki gece hic uyumadigim icin (lafin gelisi degil, gercekten) sectim kendime bir sandalye, uzattim ayaklarimi itmeli bagaj arabasinda bekleyen valizimin ustune, kucuk ama guzel bir havaalani uykusu cektim oracikta. Sonra zaman geldi, check-in, pasaport kontrolu derken ucagimiza bindik. Ucakta oturdugum yerde arkamda Turkce konusan genclerden birinin benim gibi Kanada'da yasadigini ve Toronto'ya ucacagini ogrendim. Kafayi cevirip az muhabbet ettim kendisiyle, farkli bir sehirde yasadigini ogrendim arkadasin... Iyi dedim Kanada'da yasayan bir Turk'le daha tanistim... Simdi buraya kadar her sey normal.
Bu arada benim rotam: Adana -> Istanbul -> Frankfurt -> Toronto -> Ottawa seklinde. Bir gun icin pek kisa sayilmaz yani ama n'apalim, buldugumuz bilet boleydi :) Son 2 aktarma arasinda da 1 saat var. Ben Frankfurt'ta aktarma yapma isinin kolay oldugunu bildigim icin cok dert etmiyorum.. Neyse:
Istanbul'da resmen kar yagiyordu bu sabah sevgili dostlar... Bu yuzden biraz da gec binmistik ucaga ama korkulacak bir sey yok gibi idi. Sonra ucak 1 saat gec kalkinca durumun ciddiyetini anladik. Frankfurt'a geldigimizde bizim ucusun kalkis saati gelmisti! Ucakta butun transferlerle ilgili anons yapildi, bizim Toronto aktarmasi haric! Transit binasindan iceri girdigimizde bizim ucusun orada olmadigini gorduk, yani ucak bizim beklentilerimizin aksine bizi beklememiz ve Toronto'ya kanat acmisti bile. Gidip Lufthansa insanlarina sorduk, "Evet sizin ucak kacti.. Yapacak bir sey yok, Frankfurt'ta bir gece kalacaksiniz. Oteliniz ve yemekleriniz karsilanacak, gerekli ayarlamalari yaptik bile" dediler. Iyi dedik, otelimize gitmek icin soyledikleri yolu takip ettik, iki Kanada yolcusu Turk. Tabii yolda karsimiza bir porsiyon Pasaport Kontrolu cikti. Elinde Schengen Vizesi olmayan adami, birak oteli, ulkeye alirlar mi?
Aynen geri donduk. Birkac Lufthansa'ciyla daha konusunca durumumuz belli oldu: Geceyi transit alanindaki sandalyelerde gecirecektik... Tam bu durumun kritigini yapiyorduk ki, en son konusmakta oldugumuz biletci amca "ABD Vizeniz var mi?" diye sordu. Ben de "benim var" dedim. "Yarim saat sonra Boston'a bir ucus var" dedi. Bakti, yer vardi. Kanada ucusu ertesi gundu Boston'dan, Frankfurt'ta oldugu gibi. "Simdi karar vermen gerekiyor" dedi, "gidiyor musun, kaliyor musun?"
Boston ile ilgili hicbir fikrim yoktu. Orada bana kalacak yer bulup bulmayacaklarini da bilmiyordum ve o an sormak aklima gelmedi. Frankfurt'ta kalsam kaybedecek bir seyim yoktu, sadece biraz rahatsiz bir gece gecirecektim.. Ama Boston'da kuzenim Beste'nin arkadaslari oldugunu biliyordum. Eger bir yolunu bulup onlara ulasabilirsem, geceyi havaalani yerine onlarda atlatabilirdim...
Elimde amcanin verdigi biletten bozma el yazisiyla hazirlanmis kagit ve pasaportumla Frankfurt Havaalani'ni depar atarak gecerken, Harvard School of Public Health'te calisan en buyuk kuzenim Cem Abi'nin de esiyle birlikte Boston'da yasadigi aklima geldi! Sahane, hic bir seye ihtiyacim yoktu o zaman! Ona ulassam tamamdi.. Ama onun icin de internet bulmak lazim! Of, neden laptop'imi yanima almadim ki?..
Neyse en sonunda ucaga yetistim. Ucaga giren son kisiydim. Ben yerime oturdum, ayni anda yukardan "Boarding complete" uyarisini duydum! Ucak, bir onceki sefer oldugu gibi, tamamen doluydu. Daha sonra yanimdaki yolcuyla konusurken ogrendim ki, tamamen dolu olmanin otesinde "overbook" yapilmis, yani bazi koltuklar birden fazla kisiye satilmis ve bu yuzden bazi yolculara gidip "size su kadar para vericez yarinki ucakla giderseniz" demis Lufthansa :) Neyse efendim, bir sonraki durak malum: ABD'nin ogrenci sehri (!) Boston.
Ucaktan indik, dunya kadar guvenlik kontrolu (ABD'ye hos geldiniz) vs... Ciktim. Kalakaldim. Tanimam etmem bir yerdeyim... Cem Abi'ye nasil ulasacagim?.. Neyse, dedim, ilk once bir Lufthansa yetkilisi bulmaya calisayim... Orada otel ayarladiklarina gore belki burada da ayarlarlar...
Gercekten de oyle oldu! Ailenizin sansli uyesi Yunus gene dort ayak ustune dustu ve kendisini
Boston Logan Havaalani'nin dibindeki Hilton'da buldu! Hem de aksam yemegi ve kahvaltimi da karsiliyorlar! :) Oooh :)
Iste boyle sevgili dostlar. Allah'tan burada ucretsiz (parayla degil sirayla calisan) bir internet de buldum, bu yuzden olayin heyecani dagilmadan yasadiklarimi sizinle paylasabildim. Daha detayli yazmak istiyordum ama artik fazlasi da sikabilir :) O yuzden musaadenizle simdi patronuma durumu anlatan bir mail yazayim (eyvah yukarida yazdiklarimi simdi bir de Ingilazca mi yazacagim bastan??? Saka saka, biliyorum daha ozet yazmayi :) ).
Hem daha az once yedigim buraya ozel Connoley's Pub Special Shephard's Pie'i sindirmem lazim dostlar, kusuruma bakmayin. E adamlar o kadar ugrasmis, biftek parcalarini kasarli patates puresi ve sebzeler esliginde firinlamislar, dunya mutfagina yeni lezzetler katmislar... Biz de hakkini verelim, degil mi canim? :P