22 Temmuz 2008 Salı

Ver elini Kanada!

10 Temmuz 2008 Persembe gunu hayatimin akisini degistirecek bir haber aldım: Tam bir haftadir bekledigim cevap, Alcatel-Lucent Kanada’dan, (hem de en olumlu sekilde :) ) geldi! Yani bir yıl boyunca Kanada’da yaşayacağım ve aynı zamanda Alcatel-Lucent firmasinin İnsan Kaynakları departmanında maaşlı, full-time AIESEC stajı yapacağım!

Hiç merak etmeyin, Kanada’dan en guncel haberleri blogumda bulacaksiniz ;)

Blog derken?

Blog kelimesi “Web Log” yani “Internet Kutugu” ya da “Internet Gunlugu” kelimesinden geliyor. Yani, eskiden biz genclerin icini her gun doldurup, bir de bulunmasi halinde okunmasini engellemek icin ustune kilit vurdugumuz gunluklerin, butun dunyaya acilmis hali.

“Ya bir insan neden boyle bir sey yazar ki?” sorusunun cevabini baska bir post’a birakarak, isin teknigine gelmek istiyorum simdilik:

Blog’lar en guzel tek baslarina degil, butun sanal ag okyanusundan (bkz: internet) derlemeler halinde okunduklarinda lezzetli olurlar. Yani belki sevgili annem ya da babam icin ilk seferde yalnizca benim blogumu takip etmek yeterliymis gibi gelebilir, ancak onlar da daha sonra kendi ilgi alanlarinda yazan (ya da iletisim halinde olmak isteyecekleri) daha farkli insanlarin bloglarini gordukce daha fazla blog takip etmek isteyeceklerdir. Bu durumda kullanilmasi gereken bir RSS (Really Simple Syndication) okuyucudur. RSS okuyucular sayesinde internette okumak / izlemek / dinlemek, kisacasi takip etmek istediginiz her seyi tek bir yerde toplayabilirsiniz. Ben sahsen okuma amaciyla Google Reader’ı kullaniyorum. Soyle ki:



Soyle bir ornek vereyim: Su an Turkiye’deki butun gazetelerin internet sayfasinda yayimlanan kose yazilarinin RSS destegi olsa idi, Google Reader kullanarak kendinize her gun Aksam gazetesinden Serdar Turgut, Hurriyet’ten Bekir Coskun, Taraf gazetesinden Ahmet Altan, Olmayan Gazete’den Fatih Altaylı ve Vatan’dan Mine Kırıkkanat’ın yazılarından oluşan bir özel gazete yaratabilirdiniz. Ancak ne yazik ki bu henuz Turkiye icin yeni sayilabilecek bir teknoloji ve bildigim kadariyla su an yalnizca Radikal gazetesinin internet sitesi RSS desteği sunuyor.

Son not: Bloglarda en son yazilan post en yukarida durur. Dolayisi ile kronolojik sırayla okumak isterseniz yukaridan asagiya degil asagidan yukariya dogru okumalisiniz :)

17 Temmuz 2008 Perşembe

Bir'e Sıfır'a büründüm, Yunus oldum göründüm...

"Bu aralar yazmaya başlayacagim blog’um icin nasil bir isim bulacagim?” diye hic sormadim kendi kendime. O kendiliginden geldi.

Henuz Yunus Emre kulturum, Yunus Emre’nin hak ettigi seviyede degil. Ancak unlu sozlerinden biri (Ete kemige burundum, Yunus oldum gorundum) bana cok buyuk bir ilham kaynagi oldu.

Kendimi tanitirken hep hem sag beyin, hem sol beyin insani olarak tanitiyorum (hem isletmeci, hem muhendis; hem IK’ya ilgili, hem teknolojiye; hem sanatci ruhlu, hem analitik, [hatta hem kendini beğenmiş, hem mutevazi {her ne kadarken yazarken mutevazi olamasam da :) }] vs.). Tam da bu yuzden Yunus Emre’nin bu sozunun biraz degismisi blog’um icin mukemmel ismi olusturdu: Burada et ve kemigimle karsinizda degilim, ama bir ve sıfırlarla karsinizdayim. Ve de oldugum gibi karsinizdayim, Yunus olarak yani.
Bir’e ve Sıfır’a burunmek “muhendis” beni temsil ederken, Yunus olarak gorunmek de “sanatci” beni, ya da insan olan beni simgeliyor.

Blog’um vatana millete hayirli olsun! :)