22 Ağustos 2008 Cuma

YouTube'un Kapatilmasi ve Internette Sansure Tepki!

Sonunda YouTube'un kapatilmasiyla ilgili bir suredir bekledigim sosyal hareket basladi!

http://www.sansuresansur.org/

Hareket, bugun Milliyet'in mansetine cikti! Yerli-yabanci baska bir cok yayin organinda da yer aldi!

Sahane! :)

Hareketin manifestosu asagida (Kalin yerleri ben kalin yaptim :) )

-----
Bize göre:

Sansür, asla küçümsenmemesi gereken çok önemli bir konudur. Herkes bunun vehametinin farkına varmalıdır.

Ülkemizde son günlerde, özellikle sanal ortamda artan kontrolsüz bir sansür söz konusudur.

Gerçek hayatta suç olan şeylerin sanal hayatta da suç olması normaldir. Kimse birini öldürüp, bunun videosunu yayınlamamalıdır. Bunu engellemeye sansür denemez. Aynı şey tecavüz, çocuk pornosu, uyuşturucu madde temini gibi konular için de geçerlidir.

Gerçek hayatta suç teşkil etmeyen şeylerin sanal ortamda keyfi faktörlerle engellenmesi sansürdür.

Bazı kurallar koyulacaksa bu iyice, açıkça tanımlanmalıdır. Ucu açık söylemlerle iş keyfiyete bırakılamaz. Her önüne gelen, mahkemeye başvurup site kapattıramaz.

Müstehcenlik, intihara özendirme gibi belirsiz söylemler tek başına site kapatmaya yeterli olmamalıdır çünkü bunlar beraberinde "kime göre" sorusunu getirecektir ve bu kabul edilebilir bir şey değildir.

Porno suç değildir. Kimsenin fantezi dünyası kimseyi ilgilendirmemelidir.

Düşünce suç değildir. Herkes istediğini düşünmekte özgür olmalıdır.

Kapatılan sitelerin bazı meslek sahiplerini etkiliyor olabileceği gözardı edilmemelidir ve bu sitelerin sadece eğlence aracı olmadığı insanlara vurgulanmalıdır.

Ülkemize edilen hakaretlerin cezası bize değil, o hakaretleri edenlere kesilmelidir. Gerekirse site yönetimi ile görüşülmeli ve hakaret içeren videoların kaldırılması talep edilmelidir. Türkiye'yi internetten kovmak üç tane ergen çocuğun yapabileceği bir şey olmamalıdır.

Arka kapılar bularak yasaklanan sitelere girmeyi başarabilmek, sorunun çözümü demek değildir.

Sansür, sadece sanal ortamlarda değil, her ortamda var olabilen bir tehlikedir. Sanal ortamdaki sansürün sanata, resimlere, filmlere, kitaplara da sıçraması gayet mümkündür. Bu nedenle, sansürün her türlüsüne karşı durmak gerekmektedir çünkü sansür, bilgi alma özgürlüğümüzün kısıtlanması, haklarımızın çiğnenmesi ve bizim için neyin doğru olduğuna başkalarının karar vermesi demektir. Dolayısıyla sansür özgürlüğün ihlalidir.

Ve unutmamak, unutmaktan; ses çıkarmak, susmaktan her zaman için daha iyidir.

---

7 Ağustos 2008 Perşembe

Adana’da Küçük "TAC Reunion" :)

Adana’da kısa bir zaman önce Pasta Bahçesi adında bir pastane/restoran/café açılmış. Mekanın kalite ve keyfini, şehir ortalaması’nın gayet üzerinde buldum.

Geçtiğimiz Çarşamba günü TAC 2004 döneminden sevgili lise arkadaşlarım Erdem, Işıl, Mehmet Topal ve Beril* ile bu mekanda buluşma fırsatı yakaladık.


Buluşmadan notlar:

  • Bir gün öncesinden yapılan hızlı programa, tahmin edildiği gibi katılımcıların belli bir kısmı geç geldi (Mehmet Topal (yaklaşık 1,5 saat) ve Beril Baykam (yaklaşık 2,5 saat) gecikmeli olarak geldiler :) ).
  • Çok uzun zamandır bu kadar eğlenmemiştim! İnsan arkadaşlarını ne kadar sevdiğini ve özlediğini, sanırım onları yeniden görünce anlıyor...
  • Buluşmaya damgasını dönemdeki insanlar hakkında yaptığımız dedikodular vurdu. Merak etmeyin, dedikoduların konusu "kim şu an nerede, ne yapıyor?"dan fazlası değildi :) Herkes Facebook kültürünü paylaştı.

Takdir toplayan düşünceler:

· Beril'in "Ben mezun olunca Adana'ya döneceğim, burada iş hayatına atılacağım. Adana'da yapılacak çok şey var, buranın potansiyeline inanıyorum" demesi (Gerçek bir Baykam! :) )

· Işıl'ın siyasete bulaşmış olması

· Topal'ın 4 dönemde 3 farklı ülkede (Norveç, İngiltere ve Hollanda) geçecek olan bir yüksek lisans programına kabul edilmiş olması

· Erdem'in... hmm.. abi şimdilik seninle ilgili bir şey bulamadım ama biliyorsun seni genel olarak takdir ederim :P

Buluşmamızda Adana’nın "küçük şehir" olmasının avantajlarını da aşağıdaki şekillerde yaşadık:

  1. Lise hayatım boyunca servise aynı noktadan bindiğim arkadaşım Işıl'ın yolda Erdem ile karşılaşması sonucu onun da etkinliğe dahil olması
  2. Adana'da yaşayan teyzem Ümit Sezginsoy ve eniştem Yüksel Sezginsoy'un, Pasta Bahçesi'nde otururken bizim (muhtemelen özellikle de benim) yüksek sesli kahkahalarımızı duyması
  3. Yukarıda adı geçen kahkahaların, bizim o anda ne kadar eğlendiğimizi teyzemlere anlatması.
  4. Daha sonra aynı zamanda komşumuz olan teyzemlerin bu durumu annemlere anlatması.

Günün devamını Erdem ile bizim evde ülkeyi kurtararak, Ali Baba'dan getirttiğimiz hamburgerleri ve Hasan Usta'dan getirttiğimiz kebapları yiyerek geçirdik. Geleneksel Adana lezzetleri, olmaları gereken yere yönlendirildiler kısacası (bkz: Erdem ve benim midelerimiz).


(Erdem evde çektiğin fotoğrafı gönder de buraya koyayım :) )


Adana mini TAC-reunion, bugün de önce Erdem'le buluşmamız, ardından da Senem'le Özsüt'te buluşmamız ile sürdü. Bu buluşmaya ise Senem'in özel hayatı, benim yıllar sonra Senem'i görmeme rağmen kendisiyle uğraşma performansımdan hiçbir şey yitirmemiş olmam ve Senem'in Özsüt'te karşı duyduğu genel hoşnutsuzluğu damgasını vurdu.


Erdem'le olan birlikteliğimiz, yarın yapacağımız deneysel aktivite ile sürecek. Yarın sabah Erdem'in annesinin ofisinde 24 dizisinin 6. sezonunu hiç ara vermeden kaç saat izleyebileceğimizi göreceğiz.

Gelişmeler için bizden ayrılmayın efendim.

--

* in order of appeareance ;)

5 Ağustos 2008 Salı

Isletmenin de Muhendisligi mi olurmus?

Ben de ilk defa "Isletme Muhendisligi" terimini duyunca, bu gonderinin basligindaki tepkiyi vermistim. Ama ne zaman takvimler OSS 2004'un ardindan tercihleri yapma tarihini gosterdi, biraz daha arastirmaya basladim.

Bakalim cicegi burnunda mezunu oldugumuz bolum, Sabah'in Is'te Insan ekinde nasil bir yer bulmus kendine...

---
Hem mühendis hem yönetici yetiştiriyor

Hakkında az şey bilinse de İTÜ'ye bağlı İşletme Mühendisliği Bölümü, adaylar için fark yaratan bir tercih olabilir.

Sayısal düşünme yeteneği yüksek olan yöneticiler, iş dünyasının da en çok aradığı kişiler konumunda. Mühendislikle işletmecilik formasyonunun bir arada olması gereğinden hareketle 1977 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) tarafından kurulan "İşletme Mühendisliği Bölümü", bu niteliklere sahip kişiler yetiştiren tek bölüm Türkiye'de. Bir başka deyişle iş dünyasında stratejik kararlar verebilme yeteneğine sahip mühendislerin yetiştiği İşletme Mühendisliği Bölümü, merak edilen ama hakkında pek az şey bilinen bir okul. ÖSS tercihlerinin yapıldığı şu günlerde bölüm hakkında biraz daha fazla bilgiye sahip olan adaylar, önemini her zaman koruyacak bir alanda daha bilinçli bir tercih yapma şansı bulabilirler. Bir lisans programı olan işletme mühendisliğinde derslerin yüzde 23' temel bilimler, yüzde 21'i temel mühendislik, yüzde 34'ü matematik tasarımı ve yüzde 22'si sosyal bilimler alanını kapsıyor. Matematik, fizik, kimya gibi temel bilimlerin yanı sıra ileriki yıllarda öğrenciler istatistik, bilgisayar programcılığı, ekonomi, maliye, hukuk, sosyal psikoloji gibi alanlara ilişkin dersler de alıyor. İşletme mühendislerini diğer işletme mezunlarından farklı kılan ise mühendislik ve sayısal yöntemlerle kazanılan analitik düşünme becerisine sahip olmaları. Mezunlarına banka ve sigortacılık hizmetlerinden turizme, imalat sanayiinden reklamcılık sektörüne geniş bir yelpazede çalışma imkanı sunan işletme mühendisliği, özellikle kariyerinde üst düzey yöneticiliği hedefleyen adaylar için fark yaratan bir ilk adım...


Yazinin devami icin tiklayiniz efendim :)

---