26 Şubat 2009 Perşembe

Barack Obama, Ottawa'daki Türk'ü ziyaret edince / When Barack Obama visits the Turk in Ottawa

Birçoğunuzun bildiği gibi, Kanada'nın başkenti Ottawa'da yaşıyorum şu an.

Geçtiğimiz hafta, Barack Obama burayı ziyarete gelmiş. Beni görmek istediği haberi geldi, ama o aralar biraz rahatsız olduğum için buluşamadık. Onun yerine buradaki diğer Türk'lerle tanışabileceği mesajını ilettim kendisine. Sağolsun beni kırmadı. Hazır şehir merkezindeki Türk hediyelik eşya satan dükkana gelmiş iken, diğer etnik dükkanlara da uğramayı unutmamış.
Düşünceli adam vesselam.

-----------------

As many of you know, I currently live in Canada's Capital, Ottawa.

Last week,
Barack Obama came to visit here. I received his message that he wanted to see me, but we unfortunately couldn't make it as I was not feeling very well then. I recommended him to meet with other Turks here instead. He never turns me down. He also stopped by some other ethnic shops while he was visiting the Turkish souvenir shop.
Such a thoughtful guy.

22 Şubat 2009 Pazar

18 Şubat 2009 Çarşamba

Kebek Kış Festivali / Quebec Winter Festival

Bir önceki hafta sonu Quebec (Türkçe'si Kebek)'teydim.

Kısaca rotamız:
  • Cuma akşam Quebec için diğer 2 Brezilyalı stajyer'le yola çıkış. Laval Üniversitesi'ne varış ve diğer AIESEC'lilerle buluşma, tanışma.
  • Cuma akşam buz üstünde balık tutma (çizgi filmlerde gördüğümüz, donan nehir üzerinde daire şeklinde açılan bir delikten balık tutmanın, nispeten, modern yolu) ve gençlerle eğlence.
  • O gün tanışılan AIESEC'li bir arkadaşın evinde konaklama.
  • Cumartesi günü sabahtan başlayan şehir turu. Öğlen Kanada'ya özel Poutine yeme.
  • Quebec Kış Festival'ini gezme, eğlenme, aktivitelere katılma.
  • Cumartesi akşam Parade'i izleme -bizdeki ışıklı alaylar olur ya 29 Ekim'de fln, onun daha janjanlısı :P
  • Cumartesi gece bir pub'a gidip daha fazla AIESEC'liyle tanışma. Önceki gece kalınan evde kalma.
  • Pazar sabah bir AIESEC'li arkadaşın evinde kahvaltı. Arkasından Montreal'den gelen AIESEC'lilerin arabasına takılarak Montreal'e gitme :)
  • Akşam küçük bir "Eski Montreal" gezisi. Buz pateni yapma :)
  • Gece, tesadüf eseri kendini içinde bulduğun Nargile Kafe'de, Levent Yüksel ve Duman eşliğinde iki Brezilyalı'ya uygulamalı Türk Kültürü dersi verme. (şaka yapmıyorum :) ).
  • Pazartesi sabah hızlı bir Montreal Şehir Merkezi turundan sonra ayarlanılan carpool ile Ottawa'ya geri dönüş.
Fotoğraflar için sizi Facebook Fotoğraf Albümüme bekliyorum.

16 Şubat Pazartesi öğleden sonra Ottawa'ya döndüm. Hedefim biraz fazla mesai çalışmaktı (Pzt tatildi çünkü burada). Ama anca ev işlerimi bitirebildim; bulaşık çamaşır vs.. Ertesi gün uyandığımda da biraz boğazım ağrıyor gibiydi, o yüzden evden çalıştım. Günün ortasında patron beni zorla bilgisayarımı kapatmaya ve dinlenmeye ikna etti: "Şimdi o bilgisayarı kapatıyorsun ve doğruca yatağa gidip dinleniyorsun! Bak anneni araraım sonra!" şeklinde.

Şimdi iyiyim çok şükür. Benical, vitamin ve Advil yüklemesi işe yaradı. Aynı zamanda kendi üzerimde alternatif tedavi yöntemleri de denemeyi de ihmal etmedim tabii ki :P

----------
Hey everyone,

Today I don't feel like translating what I've written above :(
Basically it's the summary of my trip to Quebec & Montreal last weekend.
Good news is that all the photos on Facebook have English descriptions :)


Enjoy!

4 Şubat 2009 Çarşamba

"Kayıtlardaki sürpriz... Davos bandını yeniden izleyince"

Can Dündar, 4 gündür yazmak istedigim ama "Nasil biraraya getirsem?" dedigim her seyi yazmis.
İyi okumalar...

Kayıtlardaki sürpriz... Davos bandını yeniden izleyince
3 Şubat Salı 2009

Televizyonda tartışma programı yöneten biri olarak, farklı görüşten konuklara adil davranma zorunluluğunu ve ateşli bir tartışmada eşit süre ilkesine sadık kalmanın zorluğunu iyi biliyorum.
Bu gözle, Gazze oturumunu Davos’un resmi sitesinden bir kez daha, dikkatle izledim.

Gözlemlerimi aktarayım:

Planlı bir çıkıştı

1) Paneli Türkiye istemiş. Erdoğan’ın hem dünyaya hem de “içeriye” yönelik bir çıkışı önceden planladığı anlaşılıyor.
2) Oturumu, Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Schwab’ın yönetmesi planlanmış. İki gün önce Ignatius adı ortaya çıkmış. Türkiye itiraz etmiş, ama üstelememiş. Erdoğan’ın ilk hatası, hakkaniyetinden emin olmadığı bir moderatörle yola çıkması...
3) İkinci hata; süre... Böyle netameli bir konu ve önemli konuklar için 1 saat, çok az...
4) Genelde âdet, konukları ilk turda kısa konuşturmak, ikinci turda birbirlerini yanıtlamaları için yeniden söz vermektir. Moderatör öyle yapmadı; ilk turda uzun konuşmalarına fırsat verdi; tartışmaya zaman bırakmadı.

Süre hesabı yanlış

5) Erdoğan, moderatörü haşlarken “Peres 25 dakika konuştu, ben 12 dakika konuştum” demişti.
Kronometreyle ölçtüm. Durum şu:
Ban Ki-moon 7 dakika 20 saniye konuşmuş.
Erdoğan 16 dakika konuşmuş.
Amr Musa 12 dakika 45 saniye konuşmuş.
Peres 21 dakika konuşmuş.
Yani Erdoğan kendi konuşma süresini olduğundan 4 dakika az, Peres’inkini ise olduğundan 4 dakika çok söylüyor.

8 tane “One minute”

6) Peres’in kendisini eleştiren diğer 3 konuşmacıya birden cevap vermeye çalıştığı düşünülürse bu süre adil sayılır.
7) Oturum tam 1 saatte tamamlanıyor. Moderatör, “Bu tartışma gece boyu sürebilir” diyerek kapatırken, Erdoğan söz isteyince, koluna dokunarak (evet, ilk o dokunuyor) engellemeye çalışıyor. Bunun üzerine Erdoğan da onun kolunu tutarak “one minute”lere başlıyor. Ve 8 kez (saydım; tam sekiz kez) “Bir dakika” diyerek söz istiyor.
8) Ama “1 dakika”da kalmıyor. 1.5 dakika konuşup önündeki kâğıtları açınca, moderatör “Süremiz doldu” diye uyarıyor. “Sözümü kesmeyin” diyor
Erdoğan ve 2 dakikayı buluyor. Ignatius’un eli o zaman omuza konuyor. Erdoğan bu kez ona patlıyor. Ve 3 dakika sonunda duruyor.

Tercümedeki eksik

9) Gelelim asıl sürprize:
Bandı İngilizce izleyince simültane tercümanın belki telaştan, belki diplomatik bir skandala engel olmak için bazı sert sözleri atladığı ya da dozunu düşürdüğü anlaşılıyor.
Mesela Erdoğan Peres’e, “Sesin yüksek çıkıyor. Sesinin çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisiyledir” diyor. Çeviri şöyle:
“Çok güçlü bir sesiniz var. Belki de kendinizi biraz suçlu hissettiğinizden sesiniz güçlü çıkıyor.”
Erdoğan’ın “Siz insan öldürmeyi iyi bilirsiniz” sözü tercüme edilmemiş.
“Benim için Davos bitmiştir” sözü de...
Dolayısıyla, Peres ve Türkçe bilmeyen dünya, Erdoğan’ın diklenişini bizimle aynı dozda hissetmemiş.
10) Son bir gözlem:
Erdoğan paneli terk ederken Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa onu ayakta tebrik ediyor, sonra da peşinden gitmeye teşebbüs ediyor. Tam gidecekken BM Genel Sekreteri’nin “Gel otur” işaretiyle koltuğuna dönüyor.
Futboldaki gibi, bazı pozisyonlarda kimin kime faul yaptığı, hakemin nerede şaştığı, bandı başa sarıp yeniden izleyince daha iyi anlaşılıyor.

Kaynak: http://www.milliyet.com.tr//Yazar.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=1054861&AuthorID=75&Date=03.02.2009&b=Davos%20bandini%20yeniden%20izleyince...&a=Can%20Dundar