12 Kasım 2008 Çarşamba

What Remembrance Day in Canada made me think / Kanada'da Anma Günü'nün getirdikleri

I still know a little about Canadian history. I know, though, that yesterday (November 11th) was Remembrance Day in Canada.

Let's see what the Sunday Telegraph (thanks for the link, Emily) wrote about Canadian martyrs and this country's role in the international area, back in April 2002:
LONDON - Until the deaths last week of four Canadian soldiers accidentally killed by a U.S. warplane in Afghanistan, probably almost no one outside their home country had been aware that Canadian troops were deployed in the region. And as always, Canada will now bury its dead, just as the rest of the world as always will forget its sacrifice, just as it always forgets nearly everything Canada ever does.
Reading this paragraph over and over again gives me a complex mixture of feelings.
First of all, it disturbs me. Canada, such an idealistic country that almost dedicates itself to have the highest living standards in the world, makes such big sacrifices.

Then it makes me think of my own country -Does the world know the sacrifices that my ancestors made to defense their own country? What about all our martyrs of the southeastern borders area that have fought against terrorists!? What about our soldiers we lost in NATO forces in Korea?

Well, these two countries might not be known around the world, but tell me, which country is known anyway? In his book Confessions of an Economic Hit Man, John Perkins writes about how he pulled the trigger against the economies of different countries around the world, those of which are mostly from Latin America.

There are so many things going on in this world, yet we know so little of them.
Or maybe we know the ones that are shown to us, the ones that we see. What is the picture you think of when you hear about "the terrorist attacks?". When I hear it in English, I think of 9/11.
The world knows what the USA shows it, and the USA shows the world what matters to itself. And that makes sense. Any entity with such powers would do the same.

I got into so deep thoughts while writing this post... I start to feel confused.

As Turkish people, we love talking about how the rest of the world make plans about our country (then we subconsciously blame others for still not being able to move from an "emerging market/developing country" level to a "developed country" level). I think with Canada, the situation is just the opposite. They take such a big part in shaping the world's history, but still (rightfully) they complain that nobody cares.
On the other hand, it looks like it's not that only Canada is ignored. Pretty much, no other country outside the US (except China nowadays, which has its own HUGE problems) is given that much of an attention. (And considering that US is around for only the last couple of centuries, [sorry friends from US, but] I really question how much they deserve it. My questioning wouldn't change much, though. Apparently it deserves this so that it's residents live in such a wealth.)

I don't know how to finish this post. I didn't have a point in mind when I started writing it. But it gave me a good food for thought. Oh, I remember, I had one actually: that the world is not a perfect place, and it's not always just. That's why we, as responsible world citizents (and yes, you are included as you kept reading such a [probably] boring post [for many people] until here) should strive to make a change in the world.

-------------------------------------------

Kanada tarihi hakkında hala çok az bilgim var. Gene de, dünün (11 Kasım) Kanada’da Anma Günü (Remembrance Day -üzgünüm bu konuyla ilgili düzgün Türkçe yazı bulamadım internette, tam Türkçe karşılığının da “Anma Günü” olduğundan emin değilim -ç.n.) olduğunu biliyorum.

Bakalım Sunday Telegraph (Bağlantı için arkadaşım Emily'ye teşekkür ediyorum) Kanadalı şehitler ve bu ülkenin uluslararası alandaki rolü ile ilgili, 2002 Nisanı'nda neler yazmış:

LONDRA - Geçen hafta Afganistan’da 4 Kanadalı askerin bir Amerikan savaş uçağı tarafından yanlışlıkla öldürülmesinden sonra, muhtemelen şehitlerin kendi ülkelerinin dışındaki kimse bu bölgede Kanada askerlerinin varlığından haberdar değildi. Ve her zaman olduğu gibi, Kanada şimdi ölülerini gömecek; aynı her seferinde bütün dünyanın Kanada’nın yaptığı fedakarlığı unuttuğu gibi, aynı bütün dünyanın onun yaptığı hemen her şeyi her zaman unuttuğu gibi...

Bu paragrafı tekrar tekrar okumak, karmaşık duygular hissetmeme neden oluyor.

Her şeyden önce, beni rahatsız ediyor. Kanada gibi, neredeyse kendini dünyanın en yüksek yaşam standartlarına sahip olan ülke olmaya adayacak denli idealist bir ülke, bu kadar büyük fedakarlıklar yapıyor.

Sonra kendi ülkemi düşündürtüyor bana. Dünya benim atalarımın kendi vatanlarını savunmak için katlandığı fedakarlıkları biliyor mu? Peki ya güneydoğu sınırımızda teröristlere karşı verdiğimiz bütün o şehitlerimizi!? Ya Kore’de NATO birliklerinin içinde kaybettiğimiz askerlerimizi?

Tamam, Türkiye ve Kanada dünyada yeterince bilinmiyor olabilir, peki bana söyler misiniz, hangi ülke biliniyor ki? John Perkins, Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları adlı kitabında, başta Latin Amerika ülkeleri olmak üzere dünyanın farklı ülkelerinin ekonomilerine karşı tetiği nasıl çektiğini anlatıyor.

Biz çok azını biliyor olmamıza rağmen, dünyada dönen o kadar çok şey var ki.

Ya da belki de biz sadece bize gösterileni biliyoruz, yani gördüklerimizi. “Terörist saldırılar” deyince aklınıza hangi resim geliyor? Bu kalıbı İngilizce duyduğum zaman, benim aklıma doğrudan 11 Eylül saldırılarının resmi geliyor. (Türkçe duyunca, ülkemizde de ne yazık ki terör olması ile alakalı olacak, patlayan bombalar geliyor ilk başta -ç.n.). Dünya, Amerika kendisine ne gösterirse onu biliyor; Amerika da dünyaya sadece kendisi için önemli şeyleri gösteriyor. Aslında bu da mantıklı. O kadar güce sahip olan her kurum aynı şeyi yapardı herhalde.

Bu yazıyı yazarken o kadar derin düşüncelere daldım ki... Kafam karışmaya başladı.

Biz Türkler, dünyanın geri kalanının bizim hakkımızda nasıl planlar yaptığından bahsetmeye bayılırız (böylece bilinçaltımızdan “büyüyen pazar/gelişmekte olan ülke” konumundan “gelişmiş ülke” seviyesine gelemeyişimizin suçunu başkalarına atmış oluruz). Sanıyorum Kanada’da durum tam tersine dönmüş. Dünya tarihinde bu kadar büyük yer almış olmalarına rağmen, hala (haklı olarak) kimsenin kendilerini kale almadığından şikayetçi oluyorlar.

Öte yandan, görünüşe göre tek göz ardı edilen Kanada değil. Aslında dünyada (bugünlerde, kendine özgü DEV sorunları olan Çin dışında) Amerika haricinde hiçbir ülkeye o kadar da bir önem verildiği yok. (Ki ABD’nin sadece son birkaç yüzyıldır ortalarda olduğunu düşünürsek [Amerikalı arkadaşlarımdan özür diliyorum ama,] ülke olarak gerçekten bunu ne kadar hak ettiğini sorguluyorum. Gene de benim sorgulamam çok bir şey değiştirmiyor. Anlaşılan hak ediyor olmalılar ki, ülkenin sakinleri bu kadar zenginlik içinde yaşıyor.)

Bu yazıyı nasıl bitireceğimi bilmiyorum. Yazmaya başlarken kafamda çok bir şey yoktu. Ama düşünmek için güzel bir malzeme oluşturdu. A hatırladım, şey vardı: Dünya kusursuz bir yer değil, ve her zaman adil de değil. Bu yüzden bizim, sorumlu dünya vatandaşları olarak (evet,bir çok insan için muhtemelen bu kadar sıkıcı sayılabilecek bir yazıyı buraya kadar okuduğunuz için, siz de bu sınıfın içine giriyorsunuz) dünyada bir fark yaratmak için sürekli bir uğraşı içinde olmamız gerekiyor.


4 yorum:

Erdi dedi ki...

"Dünya kusursuz bir yer değil, ve her zaman adil de değil."

cok dogru bir soz. maalesef bizde o dunyanın nedense hem de hic adil olmayan kısmında sıkısıp kalmısız. aslında biraz da sıkıstırılmısız. bugun Sunday Telegraph - nicelik burada bir hic ve bahsetmek de hic hos degil belki - afganistanda oldurulen 4 kanadalı askerin -en azından- altını cizerken, kendi ulkemde ülke sınırları içindeki bir karakola yapılan baskınla 15 sehit verilirken dünya hala kimin haklı oldugunu tartısıyor. o zaman sorasım geliyor, nerede kaldı bu adalet? üstelik biri -cok adice- teror orgutu saldırısıyken, oteki bir savasın kalıntıları...

sevgiler ;)

Erdem Kalayci dedi ki...

Yunuscum belkide linkini verdigin National Post online dedigi "That is the price Canada pays for sharing the North American continent with the United States"
Ama bence Kanada grup icinde konusan liderden cok eylemleri ile liderlik eden bir insan gibi, Gorebilenden cok bilebilen insanlara liderlik etmek isteyen bir insan gibi. Belki Kanadaya olan sempatim beni bu yonde dusunmeye sevke ediyor olabilir, Amerika bir kac yuzyillik bir ulke ama uzun vadede konusandan cok is yapan liderlerin deger gordugu bir gercek. O yuzden Kanadali arkadaslarimiz kiymet bilmek icin bir sure daha beklesinler :)

Sevgiler.

Erdem.

Yunus dedi ki...

Erdem,
(Kendisi TAC'den en yakin arkadaslarimdan biridir)

Abi cok guzel bir yorum yapmissin gercekten. Cok destekledigim bir dusunce olmasina ragmen, hic bu acidan dusunmemistim. Ben de Kanada'yi sevdigim icin olacak, cok hosuma gitti bu yorum :)

Gene de biraz daha gercekci bakarsak, Kanada'nin ekonomisinin ABD'ye cok bagimli oldugunu da unutmamak lazim. Su an gorebildigim kadariyla Amerika'ya oranla kriz burada daha az hissediliyor, ki bu cidden iyi bir gosterge.

Belki de Kanada'da neredeyse sifir teror olmasini, bu "fark edilmenin" bir baslangici olarak dusunebiliriz. Gocmenleri vs. kabul etmeye meyilli oldugu icin, aslinda kimsenin nefret etmedigi bir ulke. Tamam, pek bir "fark edildigi" yok, ama fark eden de ulkeye karsi olumsuz degil. Bu da onemli bir sey.
(Tamam Amerikalilar biraz dalga geciyor olabilir ama ondan zarar gelmez :P)

Yunus dedi ki...

Düzeltme -Erdem'ler karıştı :)

Yukarıdaki yorumu yapan Erdem, AIESEC İstanbul VPF 08/09 Erdem imiş.
Kendisi gurur duyduğum Aday Üyelerimden olur ;)

Teşekkürler yorum için Erdem!